22 Ocak 2009 Perşembe

Önce hepimiz İnsanız,sonra Müslüman,sonra Türk..Bu sırayı şaşırmazsak kazanırız...

MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’Ü ANLAMAK VE ANLATMAK …

Kimdir Mustafa Kemal Atatürk? Bir ulusu paramparça olmuşken kurtarıp muasır medeniyetler seviyesine çıkarmak için devrim yapmış biri mi? Ülkeyi yüzyıllar boyunca süre gelmiş ümmetçilik zihniyetinden kurtarıp ulusalcılığı aşılamış ve bir ülkenin bağımsız olması için en önemli unsurun ümmetçilik değil ulusalcılık olduğunu söyleyen biri mi ? Bugün ümmetçiliği savunan zavallılar,yanı başımızda Irak’ta yüz binlerce Müslüman katledilirken neredeyse meclisten emperyalistlerin daha fazla insanı öldürmesi için kanun tasarısını çıkarıp destek olmayacaklar mıydı ? Bunlar Müslümanlığı şekilci yaşayan insanlar değil mi? Namaz kılmayı,hacca gitmeyi,türban takmayı,sakal bırakmayı Müslümanlık sanan bu zavallılar Mustafa Kemal Atatürk gibi vatanı,milleti için gözünü kırpmadan ölmeyi bir an olsun bile düşünmeyen bir insanı sırf rakı içiyor,sırf istiklal mahkemelerini kurup cumhuriyete karşı gelenleri astırdığı,sırf halifeliği kaldırdı diye ateist,dinsiz olarak bu millete yıllar boyu yanlış anlatıp bugün kü Atatürk düşmanlığını hortlatanlar sizler zavallısınız ve hepiniz vatan hainisiniz .Sizleri insan hakları mahkemesine vermek lazım..Siz gerek bu ülkenin gerekse Irak gibi emperyalistler tarafından işgal edilmiş bir ülkenin insanlarına ihanet ediyorsunuz..Mustafa Kemal Atatürk olmasaydı şu anda esas sizler veled-i zina olacaktınız..
Sizler göremediniz göremezsiniz de ..Atatürk benim için en az bir peygamber kadar önemli biridir…Yaptıklarına,yaşadıklarına bakınız sizce normal bir kişi bunları başarabilir miydi ?
Bakınız 19 mucizesine..Bu bir rastlantı olabilir mi ? Ad ve soyadındaki harflerin toplamı 19,doğum tarihi toplamı 19,Samsun’a çıkışındaki tarihleri toplamı 19,ölüm tarihindeki sayıların toplamı 19 ? Peki ya başardıklarına ne demeli? Normal bir insan bunları başarabilir mi? Peki ön görü sahibi olmasına ne demeli? Bugünleri görerek gençliğe hitabeyi yazması sizce nedir? Gelelim sizin onun hakkındaki dinsiz iftiralarınıza?
Evet Atatürk içiyordu üstelik içkinin zararını bilmesine rağmen içiyordu ama neden içiyordu?
Çünkü içmeye mecburdu .Dinleyin onun ağzından şu sözleri size aktarıyorum : “ fakat ne yapayım ki ,içmeye mecburum;kafam çok ama beni mustarip edecek kadar çok ve hızlı çalışıyor;vakit vakit onu uyuşturup biraz dinlenmek ihtiyacını duyuyorum.Harp akademisi mekteplerinde iken sabahları beni ekseriya koğuş arkadaşlarım uyandırırdı.Çünkü,akşamdan zihnim herhangi bir meseleye takılırdı;onu düşüne düşüne kafam şişer,ancak sabaha karşı yorgun,bitik bir halde uyuya kalırdım ve tabii kalk borusunu duyamazdım.Şimdi de öyle içmediğim zamanlar uyuyamıyorum,ıstırap içinde bunalıyorum” …Evet beyler eğer ülke bu halde iken sizler uyuyabiliyorsanız siz gerçek vatansever değilsiniz…Atatürk ,bu ülkenin sorunları ve insanları için düşünmekten uyuyamıyordu..Ama bu kendilerini Müslüman olarak lanse eden bazı yobazlar onun neden içki içtiğini asla sorgulamadılar.Çünkü onlar sorgulamazlar,sadece inanırlar ..
İstiklal mahkemelerine gelince ; Mustafa Kemal Atatürk o mahkemeleri kurmasaydı bugün cumhuriyetin “c” si kalmazdı..Suç ve ceza…Bugün ülkemizdeki en önemli sorunlardan biri budur..Suçu işleyen az ceza alır ya da almazsa o zaman kaos başlar..Hırsızlık,soygunculuk,tecavüz,gasp,yaralama,cinayet hepsi artar. Sonuçta adalet mülkün temeliyken adalet bu tip insanları suça teşvik eden bir sisteme dönüşür..Atatürk,işte bu yüzden bazı konularda katı olmak zorundaydı .Neticede hiçbir devrim kansız geçmez..
İstiklal mahkemelerindeki yobazlar asılmasaydı bu ülke ne cumhuriyetle ne halifelikle yönetilirdi..Bu ülke sadece emperyalistlerin sömürgesi olurdu..Peki ben bu yobazlara soruyorum..İskilipli Atıf Hoca asılmadan önce rüyasında kendisine “ savunma yapmayacaksın” emrinden sonra bundan vazgeçmiştir ve seve seve asılmaya gitmiştir.
Madem Allah’a inanıyorsunuz madem mucizelere inanıyorsunuz o zaman buradaki ulviyeti neden anlamıyorsunuz? Atatürk’ün bu Cumhuriyeti ilelebet yaşatması için devreye Allah girmiştir madem Müslümansınız her işinize gelen şeyi mucize olarak yorumluyorsunuz bunu da mucize olarak yorumlayın ve Atatürk’ün normal bir insan olmadığını idrak edin..Ama siz görmezsiniz sizin beyniniz örümceklenmiştir.Siz modern Müslüman olmayı asla öğrenemezsiniz..Siz sadece türban takmakla,sakal bırakmakla dini vecibelerinizi yerine getirdiğinizi sanırsınız..Halka hizmetin hakka hizmet olduğunu söylersiniz bu halk için bütün hayatını ortaya koymuş adamı dinsiz olarak bu insanlara anlatırsınız..Esas dinsiz sizsiniz..
Cuma namazlarında 2 rekat namaz kıldıktan sonra nasıl camiden kaçtığınızı ben bilirim sizin..
Sonuna kadar beklemezsiniz zaten Cuma namazları da olmasa siz hiç camiye de gitmesiniz..
Sonra da “ ibadet gizlidir biz evde kılıyoruz “ dersiniz..En büyük ibadetin Allah’ın buradaki tezahürü olan insana hizmet olduğunu bilmezsiniz ..Siz dini kullanarak nemalanırsınız daha da zenginleşirsiniz…”Kefenin cebi yok dersiniz “ ama buna rağmen ceplerinizi doldurur fakir fukaraya 5 kuruş vermezsiniz..Siz dini vecibe deyip hayvanları katleder sonra da onları akrabalarınız arasında pay edersiniz ..Oysa fakir fukara açtır ,yılda yedikleri et 1 kiloyu geçmez..Amaç da zaten almaları gereken proteini en azından yılda bir kez tedarik kurban etiyle sağlamakken sizin umurunuzda olmaz..Putlara tapmak günahtır dersiniz her yıl hacca gider şeytan taşlarsınız..Hatta taşlarken de telef olursunuz..Oysa yapmanız gereken ibadet şekli o kadar yanınızdadır ki…Sizler “ komşun açken tok uyumayacaksın “ dersiniz..Sonra da karnınızı kaşıya kaşıya uyursunuz çünkü sizin komşunuz toktur zaten..Zengin adamın komşusu aç olur mu ? Ülkemin her yerinde milyonlarca aç var ama siz “ eee dinimizde komşun açsa demişlerdi “ deme cahilliğini ve gafletini bile gösterirsiniz…Oysa dinimizde o kadar güzel şeyler var ki ama siz anlamazsınız,sorgulamazsınız çünkü işinize öyle gelir..
3 türlü ibadet olduğunu bile bilmezsiniz.. Daha doğrusu insanların 3 şey için ibadet ettiğinizi..
Cennete gitmek,cehenneme gitmemek,Allah rızası için..Siz işte ilk ikisi için ibadet edersiniz yani nefsiniz için yani şeytana hizmet oysa Allah rızası için ibadet edene bütün evrenin kapıları açılır..Asla hiçbir işi ters gitmez,onlar hastalanmaz hastalansalar da hemen iyileşirler,onların başına hiçbir şey gelmez çünkü onların hafıza melekleri vardır onları korurlar…Onlar bu dünyanın gerçek efendileridir onları siz göremezsiniz zaten…
Siz başınıza gelen her şeyi kader olarak yorumlarsınız oysa kader önlenemeyen şeyler için geçerlidir..İnsan kendi kaderini kendi çizer ki sadece önlenemeyen olaylar haricinde…
Mustafa Kemal Atatürk de hem kendi hem de bu ülkenin kaderini çizmiştir..Ona minnettar kalacağınıza onu anlamaya çalışacağınıza onu dinsiz olarak göstermeye çalışmanıza şaşmamak lazım..1400 yıl önceki dini kuralları ve vecibeleri bire bir uygulamak modern olmayı ve çağdaşlaşmayı anlamamak,ülkeyi ve bu insanları dini kurallara göre yönetmeye çalışmak sizin örümcekleşmiş beyinlerinizin bir tezahürüdür…
Halifeliği kaldırıp laiklik ilkesini getirmesine gelince.Siz ümmetçiler nedir halife? Peygamber midir ? Allahın elçisi midir? Siz neden Allah’tan başka birine taparsınız..
Bu Allah’a şirk koşmak değil midir? Bir insan olacak,ben halifeyim diyecek,ben gidip onun eteğini öpeceğim ,yardım isteyeceğim vs vs ..Bu ne saçmalıktır …İnsan insana kulluk eder mi beyler ? Bugün İsa gelse ki ,bu konuda daha sonra yazacağım, benim umurumda olmaz sizin de olmamalı…Sizi ancak siz kurtarırsınız bunu unutmayın…Kimseye kulluk etmeyin,el öpmeyin,yalakalık yapmayın menfaatiniz için…Ama siz yobazlar siz yaparsınız..Siz gidip şeyh denen halkın duygularına tecavüz eden şerefsizlerin eteğinin dibinde oturur sonra da bu ülkenin başbakanı bile olursunuz ama adam olamazsınız,insan olamazsınız..Göz altlarınız torba torba olur,yüzünüzün nevri gider ama ihtirasınızla ayakta kaldığınızı en ufak bir şeyde yıkılacağınızı bilmezsiniz..”Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir “ yazısı altında riyakarlıkla yemin eder sonra “bu millet istiyorsa elbette laiklik elden gider “ sözünüze karşılık “ gelişerek değiştim “ deme aymazlığını bile yüzünü kızarmadan bu millete söylersiniz..Laikliğin insanların dini vecibelerini yerine getirmesinde sigorta olduğunu anlamak istemezsiniz..
Bu ülke insanına laikliği öcü olarak gösterir dinsizlik olarak yutturmaya çalışırsınız..Esas dinsiz sizsiniz dinsiz olmasanız dini bu kadar kullanmazsınız..Sizi ayakta tutmaya çalışan şey dini kendi menfaatleriniz için dini alet etmenizdir..

Yazacak o kadar çok şey var ki daha fazla uzatıp canınızı sıkmamak için bitiriyorum…
Arkadaşlar lütfen yobazları gerçek Müslümanlardan ayıralım ve bütün dini vecibelerini yerine getiren hatta türban takan insanları potansiyel şeriatçı görmeyelim onlara doğruları anlatıp onları kazanalım..Unutmayalım ki türbanlı bir çok kardeşimiz aile baskısı yüzünden bunu takıyor ama takarsa da taksın önemli olan türban üzerinden siyaset yapılmasının önlenmesi bu nedenle bu fırsatı onlara vermeyelim özellikle toplantılarımıza türbanlı Kemalistleri de çağıralım..Gerçekleri öğretelim..Onlara Mustafa Kemal Atatürk’ü anlatalım…Biliyor musunuz toplantıya gelmek isteyen türbanlı arkadaşlarım bana “ hocam ya bizi türbanlı diye aşağılarsalar bizi küçük görürseler “ dediğinde gözlerim yaşardı .. “kimsenin sizi aşağılamasına müsaade etmem ama yine de önce bir nabızlarını yoklayayım “ dedim..Evet bence bunun üzerinde düşünelim….Kutuplaşmalara dur diyelim..Önce hepimiz insanız,sonra Müslüman,sonra Türk..Bu sırayı şaşırırsak kaybederiz…
NOT: “siz “ olarak bahsettiğim kişiler yobazlardır,dincilerdir gerçek Müslümanlar değil…

Dr.Mustafa Kemal Sağtürk
www.uyanturkiye.com
www.genckuvayimilliyeciler.com

www.1919-portre.com 'dan alıntı yapılmıştır.

16 Ocak 2009 Cuma

Gizli Sırlar Öğretisi

“İnsan egosunun esiridir. Bu esaretten kurtulmadan özgürleşemez. Bunu gerçekleştirebilmek için fazlalıkların terkedilmesi gerekir.”

“Evrende her şey bildiğimiz ve bilemediğimiz belirli kurallar dahilinde gerçekleşmektedir. Bunlar bazen üstün sezgilerle bazen de bu bilgiyi bilen bir kişiden öğrenilebilir. Bu öğrenmiş olduğunuz bilgiyi, güvendiğiniz bir başkasına söylüyorsunuz. Böylece o kişi de, sizinle birlikte bazı sırları muhafaza eden kişi durumuna geçiyor. Bunu sizden sonra gelecek kuşaklara da nakletmek istiyorsunuz. İşte böylelikle gelenek oluşmaya başlıyor.Aktarılan bu bilgiyle birlikte aslında bir enerjinin de aktarımı söz konusudur. Çünkü her bir bilginin kendine özgü bir tesir alanı yani enerjisi vardır. Örneğin Mevleviler’in sema sırasında bir ellerinin yukarıya açık olması buna karşılık diğer ellerinin yere dönük olması tesirin nakledilme mecburiyetini sembolize eder.”

“ Tüm dinler aynı gerçekleri farklı bir üslupla insanlara anlatmaktadırlar. Dinlerin içerdikleri bilgiler sembollerle aktarılmıştır. Bu semboller çözülmeden dinlerin mecazi dili çözülemez.”

“ Evrende işlemekte olan bazı yasalar vardır. Bu yasalar öğrenilirse insan yaşamını daha kolay tanzim edebilir. Örneğin her bir olayın bir sebebi ve bir sonucu vardır. Hiçbir şey evrende tesadüflerin sonucu değildir. Bu genel yasaya ‘Sebep-Sonuç Yasası’ denir. Evrende bu yasa gibi daha pek çok yasalar mevcuttur. Ve evren bu yasalarla ayakta durur.”

“ Asıl mesele kendi kendimize yalan söylemeyi durdurmaktır. Zaten bu başarılmadan diğerinin önünü almak mümkün değildir. Toplumsal bir kural olarak insanlara öğütlenen bu meselenin niçin önü bir türlü alınamıyor derseniz, cevabı son derece basittir. İnsanlar kendi kendilerine söz geçirememektedir. Çünkü duygu ve düşüncelerine hakim olamamaktadırlar. Burada da düşüncelerin kontrol altına alınamaması meselesi ile karşılaşırız. Düşüncelerin kendi kendilerine yalan söyleme durumunun önünü almak son derece zordur. Özel çalışmalar gerektirir. Yani düşüncelerinizde hiçbir negatif değerdeki enerjilere yer vermemek...”

“ Kayıp Uygarlıklar ve Kayıp Sırlar :

‘Bizim bilmediğimiz bazı sırlara eskilerin vakıf olduklarını kabul etmek zorundayız.’ Bu sözler 20.yy’ın önemli bilimadamı olan Einstein’a aittir. Evet...İster kabul edelim ister etmeyelim ancak tarihin geçmiş devirlerine doğru uzandıkça eskilerin bizim bilmediğimiz sırlara sahip olduklarını görüyoruz. Böylelikle Einstein’ın bu konuda da haklı çıktığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Kimdi bu eskiler? Bu eski insanlar Atatürk’ün de izlerine rastladığı Mu ve Atlantisli bilgelerdi. Mu ve Atlantisliler’in, maddi ve manevi alanda son derece ileri seviyede bilgilere sahip oldukları günümüze kadar gelen yazılı belgelerde kendini göstermektedir ...... Daha sonra okyanusun sularına gömülen bu uygarlıklar, batmadan önce kendi kültürlerini çevre kıtalara yaymışlardı. Orta Amerika’ya, Orta Asya’ya ve Afrika’nın Kuzey Bölgesi’ne yani Mısır’a yaptıkları yoğun göçlerle, ellerinde bulundurdukları sırları bu bölgede yaşayanlara da aktarmışlar ve onları, gerek bilim alanında gerekse din alanında eğitmişlerdi.”

“ Sembol gizleyerek açıklar, açıklayarak gizler. Bu sembolizmin ne olduğunu açıklayan en güzel sözlerden biridir.”


Kaynak: gizliilimler.tr.gg

15 Ocak 2009 Perşembe

Tek yol: başkaları sana baksın; hayatı dalgaya alıyor desin, Sen aynaya bak; özenle tutkularımı yaşıyorum oh be! de =]

Bu kadar felsefekolik zihnimin bir gün insanlara bu kadar faydalı olabileceğini önceden kestirseydim herhalde şimdi çok çok farklı bir hayatım vardı...
Sanki çözüm üreten bir statiko makinasıyım tam anlayamadım gitti ama elbet bir gün anlayacağım. O gün de muhakkak benim tarihime yeni bir milat olarak kazınacaktır.
Bir sağıma bakıyorum bazan bir soluma herşey aynı, herkes aynı şeyleri yapıyor. Neden diyorum, neden bu kadar garip bir devirdaim var şu hayat denen ''online oyun''da. Oyun diyorum evet kızmayın bana, oyun çünkü. Aksini ispat eden nasıl edecek çok merak ediyorum.
Herkes neden bu kadar fotoroman yaşıyor, başkalarını sürekli eleştirerek (ben de dahil) neden mesela aşkı çılgıncasına yaşayamıyoruz, sürekli bir ''acaba?'' , ''acaba?'' , acabalarımız bize türlü duvarlar örüyor ve her an bir kişi çıkıp da: ''Dur sen bu değilsin sen şöyleydin şimdi çok değiştin yanlış yoldasın ben seni seven biriyim o yüzden sana engel olamazsam bile şevkini kırmaya programlıyım kusura bakma'' deyiveriyor. Neden?!
Başkaları kavramı beni hep güldürmüştür;
Ailem, arkadaşlarım ''başkaları'' kelimesini sadece düşünerek kurdukları cümlelerde, yaptıkları işlerde ve dolayısıyla kurdukları hayatcıklarda kendi hayallerini o kadar buduyorlar ki bu acı tabloya inanmak bile gelmiyor içimden.
Evet ben de henüz kendi çıkışımı bulamamış olabilirim ama ben yapamayacaklarımı hiç düşünmüyorum, en iyi neleri yapabileceğimi saptamakla uğraşıyorum. Ki bulacağım...

4 Ocak 2009 Pazar

bushkabı :)

Herkese merhaba,

Belki geç kaldım ilk buluşmamız için ya da bu dalga dümen çok erken başlamış olabilir.

Ama konumuz bu değil şimdi. Başlangıç için hoşuma giden bir olayı sizinle kurcalamak iyi olur diye düşündüm;

Öncelikle bush'a ayakkabısını atan gazeteciyi ne kadar taktir etsem az. Adam bir anda dünya yörüngesine oturmuş yeni bir uydu gibi fırladı haber manşetlerinden...

Zayıf ülkelere savaş açmayı moda haline getirmiş bu ve bunun gibilere değil ayakkabı başka bir şeylerimizi de fırlatsak öfkemiz dinmez sanırım