14 Mayıs 2009 Perşembe

İhanetin Günlüğü

Çöküverdi yere,nasıl bir çÖküştü bu? hayat ne oyunlar oynuyordu ona? daha bir kaç saniye önce bir umut vardı yüreğinde. gitmişti... hiç bakmadı arkasına.acımasız olamazdı hiç kimse bu kadar.düşünmemişmiydi ne halde onu orada bıraktığını.düşünmemiş miydi ona nasıl bir çöküş yaşatacağını. silme vaktiydi gözündeki yaşı.hiç bu kadar küçülüp de devleşebileceğine inanamıyordu. ama evet artık ayağa kalkıp devleşme vaktiydi.tekrar tekrar canlı gözünde sahneler.o ağacın altında sarmaş dolaştılar. olamaz,yine o acı.yine yangın yeri yüreği,yine dayanılmaz bir ihanet kaması göğsündeki... canlandı gözünde de vuruldu yine en acımasız zamanda. nasıl da saklanmıştı köşenin başında,inanmak istemeyen gözlerle izledi,son öpücüklerini kondurmalarını birbirlerine. sevdiği insan bu olamazdı,yapamazdı, onu aldamatazdı.herşeyiydi,ondan kendini alamazdı.


Ama oldu işte, çekti gitti. oysa hazırdı affetmeye.aklı sen çek git,onu bekleme,anlasın derken;yüreği zaten pişman olmuştur,bir hevesteydi,gerçek sevdiği sensin,affet diyerek savaşa hazırdı beyniyle. yüreğini alıp yanına küstü beynine... oysa şimdi en çok ihtiyacı olan aklıydı,ama küstürmüştü,soluna dayayarak zamanı.sol yanı,ah nasıl da acı içinde kıvranıyordu.


Sildi gözünün yaşını, son bir hamleyle kalkıverdi çöktüğü yerden...


Güçlü olmak gerekti, ve hatta intikam şarkıları söyleyerek tutunmak gerekti zamana.yemin etti önce tekrar geri kazacak sonra da o aldatacaktı onu.yaptığının karşılığını yine ondan görecekti,nasıl bir yıkım olduğunu anlayacaktı. yemin etti...


Değişime görüntüsünden başladı,güzelleşmek,çekici olmak,vazgeçilmez olmak için ne gerekiyorsa hazırdı yapmaya..kim için?...gerçekten intikam için mi,yoksa tekrardan sevilmek için mi...? gizli gizli umutlar yeşeriyordu sol yanında...hani belki olur ya, intikam için dönmüşken ona, yeniden başlarlardı...


Küsmüştü beyni ona. hep yüreğinden yana kaldı.


O sabah ilk kez çıkacaktı karşısına,kızıl saçlar, değişmiş bir makyaj, çekici kıyafetler...görmeliydi evet onu bu haliyle görmeliydi.emindi,tekrar aşık olacaktı ona,yeter ki bir görsün bir çıksın karşısına...


Yüreğini yakan ateşle fırlayıverdi evden,son bir ayna görüşüyle. yakındı işyeri,en fazla bir yarım saatini alırdı bu yeni karşılaşma...evet içeri girecekti, gururlu kendinden emin bir şekilde elinde sımsıkı tuttuğu bir kaç fotoğrafı uzatacaktı ona. gözleri karşılacak,ve yine sevecekti yari onu.nasıl bir hata yaptığını anlayacaktı...


Fırlayıverdi yola,bu sonsuz umutlar,beklentiler heyecanlar içinde..duymadı duyamadı geçen düğün konvoyunun korna seslerini...bir çırpıda fırlayıverdi yola da hiç bu kadar çabuk gidilmemiştir bu dünyadan diğer dünyaya...

Bir çırpıda fırlayıverdi yola,aşk için sol yanı için,sol yanından şimdi çok uzakta.elinde sımsıkı tuttuğu bir kaç fotoğraf,öylece uzanıverdi yola...


İlk çöküşü değildi bu,ama yıkılmıştı bu kez,kalkamazdı,artık hiç kalmamıştı gücü,son kez açamadı bile gözlerini...ama ona açılan bir çift göz,o an pişmanlıktan dolmuştu göremez olmuştu aşk yağmurlarıyla...


Son bir kez göreyim demişti yarimi, o göremese de yari görmüştü onu...

Düğün konvoyu hiç bu kadar acı çalmadı kornalarını...


Son bir kaç fotoğraf..... ellerinden yarinin ellerine geçmişti...ölüm bu ya,inattır hep varoluşa...yine de varolmaya değer olmak önemli olan insanoğlunun sahip olabileceği nokta.


Ölüm bu ya, alırken verdi mutluluğu ona...



alıntı

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder